Ağaca, kuşa, yıldızlara o köşedeki dilenciye aitiz



Translate

Sayfalar

18 Kasım 2011 Cuma

Sen sevmeyi bilir misin?

Sen sevmeyi bilir misin?

Gölgesinde hiç dinlenemeyeceğin bir ağacı sevebilir misin?

Sana hiç bağımlılık duymasa , Hiç arkandan gelmese

Bir kuşu yinede sever misin?


Sadece 'sevmek' için öylece sever misin?

Seda P.

@Mi_DeliMiDeli


Özgün İçerik : Deneme,Makale,Öykü, Sosyal içerik

12 Kasım 2011 Cumartesi

Ağustos Böcekleri

O hep özgürlüğe dalıp çıkar

Hiç gerçeklik taslamadan, sadece gerçeği arar...

Yok, acımalarınıza ihtiyacı!..

Herşeyinizin sahte olduğunu bilir.


1 Kasım 2011 Salı

Nerdesin

Murat Yılmazyıldırım - Adsız Özlem (( Yüksek Ses Kalitesi ))





Özgün İçerik : Deneme,Makale,Öykü, Sosyal içerik
Bulutlara Çağrı Yaptım !.. Nerdesin !?.

7 Ağustos 2011 Pazar

Şarkımızı tamamlamak için: Düşüm / Gece oldu diye hayat bitmiyor, tersine baş...

Şarkımızı tamamlamak için: Düşüm / Gece oldu diye hayat bitmiyor, tersine baş...: "Düşüm Hayatım!.. Küçük fark edişlerin büyüsüne kapılmış, biraz da bu yüzden iç dünyasına kilitlenmiş bir çocukluk... Birbirlerine 'o b..."

E-Kitap - E-book :kitap özetleri, kitap özeti, yeni çıkan kitaplar, romanlar, hikayeler, biyografiler, kitap oku, bedava kitap

26 Temmuz 2011 Salı

Anlamak da zordur, anlatmak da, sanatçıyı

Anlamak da zordur, anlatmak da, sanatçıyı. O mod'da olan birini ortalama akıl ve alışılagelen düşünce sistemiyle kavramak oldukça zordur.

Sanatçı dediğin küstahdır. Bir formüle, bir kabule sığmayacak, alışılagelen davranışlardan, basmakalıp düşüncelerden, toplumsal güdülerden, "moda" yaklaşımlardan bağımsızdır.

Toplum çok zaman anlayamasa da, yaptığından keyif alacak kadar da akıllıdır. Yapamadığı bir resmi beğenmesi, kendine göre yorumlaması, yazamadığı bir şiire hayran kalması gibi.

Sanatçı küstahtır. Ve varoluşu, duygu ve ifadelerinin eserlerine dökülmesi ile bir meydan okumaya dayanır. Bir Fikret Mualla, bir Van Gong'tur.

İçindekileri, simgeleyen, o şifreyi çözebilecek veya en azından çözmeye niyetli kişilere sunan Ahmet Haşim'dir.

Sanatçı küstahtır. Amacı küstahlık ve aykırılık olmasa da, farklılığının farkındadır. Toplumun tersine küreğini sallasa da zaman zaman, ters olanın, herkese göre karşısındaki olduğunun bilincindedir.

Küstahtır sanatçı. Tek olmayı, sürüye takılmaya yeğleyendir. Kimi yaşarken, kimi ise ölümünden bile anlaşılmayan, ama kendini herkesten iyi tanıyandır sanatçı.


alıntı

Özgün İçerik : Deneme,Makale,Öykü, Sosyal içerik

27 Mayıs 2011 Cuma

İlişkilerde üç bütün vardır : Ben - Sen - Biz

İlişkilerimizi sonsuza kadar sürdürmek isteriz... Yazık ki bunu çoğunlukla gerçekleştiremeyiz.
Sürekli şanssızlığımızdan yakınır, gitgide ilişki kurmaktan korkar oluruz...

Heyecanla başlayan ilişkiler biz nedenini anlayamadan solar .. Başlangıçta duyumsadığımız güven yerini şaşkınlığa bırakır.. şaşırıp sollarız..



Kurulan ilişkilerde üç bütün vardır. 
Ben ; Mavi renkteki su olsun.
Sen ; Kırmızı renkte..


'Ben' mavi ve 'Sen'  kırmızı bir araya geldiğinde, bambaşka bir renk oluşur. 
İlişkilerdeki üçüncü bütün ; 'Biz'.
Ben ve Sen in coşkusu sürerken 'Biz' i pek farketmeyiz. Zamanla farkediyor olsak bile görmemezlikten geliriz.
Çünkü, 'Biz' diğer bütünden hiç birine tam olarak benzemez. Ben Sen i, Sen beni severken hiç hoşlanmadığımız bir 'Biz' ortaya çıkmış da olabilir.
Dikkatimiz sadece birbirimizedir..
Bir araya gelince oluşturduğumuz bu üçüncü rengi ne kadar görmemezlikten gelebiliriz ?.. Nereye kadar gider ilişkimiz ?.. Bir gün BOM! Ne 'Ben' kalır ortalıkta ne de 'sen'.


Bir ilişkiyi sürdürmek, üç bütünüde tanımakla korumakla mümkün.


İlişkiyi sürdürmek ustalık isteyen bir iştir.

Seda Pekgöz


24 Nisan 2011 Pazar

Özgür olmayı seçmiyoruz !..

Özgün olmanın özgür olmamıza bağlı olduğunu biliyor muyuz?

Özgün olmaya çalışırken bile birilerinin peşinden gitmekte olduğumuzu farkediyor muyuz?
Özgürlüğü istiyoruz , nedense özgürlüğü seçmeye yüreklenmiyoruz..

6 Nisan 2011 Çarşamba

Sıkışma hissinin insan Üzerindeki etkisi !..

Hollanda'daki Twente Üniversitesi'nden bilimadamlarının yaptığı araştırma, "sıkışma hissinin" daha iyi kararların verilmesini sağladığını gösterdi.

Araştırmacılar, katılımcıların bazılarından 5 bardak su içmelerini istedi. Diğer katılımcılar 5 bardak sudan birkaç yudum içti. Her iki gruptakilerden, yarın 16 avro ya da 35 gün sonra 30 avro kazanma arasında seçim yapmaları istendi. Mesanesi dolu olanlar bekleyip daha fazla para kazanmayı tercih etti. Sadece tuvalete gitmekle ilgili sözcükleri düşünmek gibi başka testlerde de aynı etki görüldü.
"Psychological Science" dergisinde yayımlanan araştırmaya imza atanlardan Mirjam Tuk, "Mesane doluyken daha iyi karar veriliyor gibi görünüyor. Belki de, örneğin yatırımlarınız konusunda karar vermeden önce bir şişe su içmelisiniz" dedi. Tuk, beyinde mesanenin denetlendiği bölgenin, istek ve ödül mekanizmalarının harekete geçtiği bölgede bulunduğunu, ayrıca, "sıkışma hissini" kontrol etmenin, diğer dürtülerin denetlenmesini sağladığını, böylece daha akıllıca, daha iyi kararlar veriliyor olabileceğini ifade etti. Konuya ilişkin makale Fransız "Le Point" dergisinde de yer aldı.
-----------------------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------
Gözleme dayalı güzel bir araştırma !...
Kusura bakmayın ama ukalalığım sanırım tavan yapmak zorunda...

Tamam, insanın mesanesini doldurmakla bir tür sıkışması sağlanabilir.. Bu insan hiç bir şeyi düşünmeden tuvalete koşabilir ya da hırsla bir hedefe kitlenip bu duruma dayanmaya çalışır... Neden?.. daha fazla edinebilmek için.. Bu deney bence insanın yaşama karşı tutum farklılıklarını ortaya koymuş.


''İnsan, sıkışmadan son ana gelmeden çözümlemelerde bulamaz'' S.P
Biz insanlar olaylar can alıcı boyuta geldiğinde daha net çözümler buluruz. Sıkıştığımızda, son ana geldiğimizde sıçrama yapabiliriz.
Hepimiz üzücü başedemediğimiz durumlar karşısında kalmışızdır.. Bir türlü içinden çıkamayız..
Ben böyle durumlarda, çözüm bulamıyorsam : '' Daha değil, biraz daha büyümeli, daha çok canım acımalı..'' der beni bu durumun içinden çıkaracak, sıçratacak doğru an'ı beklerim.

İnsan gerçekten sıkıştığında, zorlandığında normalde aklına gelmeyecek çözümlemeler bulabiliyor..

Bilim adamlarımız, laboratuvarlarından çıkıp deneyimlemeliler..
-----

Mirjam Tuk, "Mesane doluyken daha iyi karar veriliyor gibi görünüyor. Belki de, örneğin yatırımlarınız konusunda karar vermeden önce bir şişe su içmelisiniz"
------
O zaman 'gibi' görünmez, bilinir...
Bu makale bana '' Dostlar iş başında görsün !..'' sözünü hatırlattı.

@Mi_DeliMiDeli

17 Şubat 2011 Perşembe

Kapitalizmin başarısı

Kapitalizmin başarısı, insanı ihtiyacı olmayan şeylere ihtiyaç duyar hale getirmek. Hepimiz psikolojik intiharın tam ortasındayız. Düşünme yeteneğimiz, onurumuz.. bir çok tatktikle yok edilmiş. Ölüyüz!.. 
Ölü olarak yaşamak nasıl bir şey ?
 

Kendimizi akıllı,modern,çağdaş algılama avuntusundan kurtulalım. Bizi bu yolda koşturuyorlar.. Ve biz bir şey olduğumuzu sanarken gitgide 'Hiç!'olduğumuzu farkedemiyoruz bile..

8 Şubat 2011 Salı

Değerler diye bir şey yoktur!..

Değişmeyen değerler, kurallar, inançlar yoktur bu dünyada ; bir yerde kutsal olan başka bir yerde sıradan hatta reddedilmiş bir şey olabilir.
Bir şeyin değeri göreceli ve kişiseldir. Onu, ancak siz bilebilirsiniz.. Uğruna ne kadar, ne verebiliyorsanız onun değeri o dur. 
Buna göre ; söz ettiğiniz değerleriniz için ne kadar ne veriyorsunuz ? Hararetle savunduklarnız için ne kadar ne verebilirsiniz? Hani, şu, kavga gürültü çıkarttığınız değerlerinizden/değerlililerinizden söz ediyorum..
(?)..

Seda Pekgöz

6 Şubat 2011 Pazar

İşte! burada, böylece…

İşte! burada, böylece…  

Bana kimse dokunmasın, kimse seslenmesin.. Hiç kimse beni çağırmasın!..

Tüm beraberliklerimi yıkıyorum, tüm ortaklıklarımı bozuyorum.

25 Ocak 2011 Salı

Deniz salyangozlarını izlediniz mi hiç..


Deniz salyangozlarını izlediniz mi hiç.. Balık gelince hortumunu dışarı çıkarışını, o kırmızımsı, solucana benzeyen hortumuyla zehirini püskürtmesini.. Avlayacağı balığı önce felç edişini izlediniz mi hiç... 
Masum görünen insanların da tehlikeli olabileceğini işte böyle öğrenmiştim ben.. Önce seni iyilikleriyle felç edip sonra yutmaya çalışan insanları ancak, deniz salyangozlarını dikkatlice izlediyseniz farkedersiniz.

Eğer cesaret edip biraz daha derinlere dalarsak, bazı balıkların korunmak için çamurlara delik açıp saklandığına tanıklık edebiliriz..
Denizin derinliklerindekine benzer dramı , dip balıkları gibi çamura gömülüp saklanmayı ya da zehirli salyangoz gibi yutmayı seçerek yaşıyor olabiliriz...

Bu hayatı nasıl yaşamalıyız?

Bilinmeyenin bizde yarattığı o çıldırtıcı merakın peşinden mi koşmalıyız yoksa
Saklı olana duyduğumuz korkuyla gerimi durmalıyız.
Ne yapmalıyız, bu hayatı nasıl yaşamalıyız?

17 Ocak 2011 Pazartesi

Parlayan Güzellik İçten Gelir

Tatminsiz, üzgün,stres altın altında veya depresif bir durum içinde olduğunuzda tüm kremler, makyaj malzemeleri işe yaramaz.



Kendi içinde dengeyi sağlamışsanız stresin ve sorunların daha kolay üstesinden gelen kişi olursunuz. Yaşama karşı mutlu ve güvende hissedersiniz.. Bu memnunluk ve denge yüz ifadenize yansır.

İçimiz nasılsa dışımız da öyledir !..


İçinde yaşadığımız zihinsel ve duygusal dünya yüzümüzde, mimiklerimize ifademize, zamanla yüz hatlarımızda kendini gösterir.


Bize, çevremize tüm yaşamımıza ışık verecek tek şey içimizdeki sevgidir.
Böylece, her durumda kendimize ve çevremizdeki canlılara nasıl davranacağımızın kararı bize aittir !..

@Mi_DeliMiDeli

@Mi_DeliMiDeli
DeliMiDeli @Mi_DeliMiDeli