Ağaca, kuşa, yıldızlara o köşedeki dilenciye aitiz



Translate

Sayfalar

yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Şubat 2017 Cumartesi

Yeterli değil mi?





Özgün İçerik : Deneme,Makale,Öykü, Sosyal içerik

15 Nisan 2016 Cuma

Hepimiz formların, sınıfların, tanımların dünyasında yaşıyoruz.


Hepimiz formların, sınıfların, tanımların dünyasında yaşıyoruz. İnsanoğlunda her şeyi bir sınıfa koyma, her şeyi bir başkasıyla karşılaştırma, her şeyi etiketleme merakı. Hiçbir şeyi kendi alıştığı dışında görmek istemiyor.




İnsan zihninin bizlere uyguladığı iki ana tuzaktan bahsetmek istiyorum. Bunlar hep bahsettiğimiz şu sol beyin denilen etiketçinin ve yargıcın işleri. Gerçekten sol beynimiz olayı olduğu gibi deneyimlememizi engellemek için her olayı ve şeyi bir kalıba sokmaya, isimlendirmeye veya yargılamaya uğraşır. Çünkü sol beyin

19 Aralık 2015 Cumartesi

Yaşamak..


Özgün İçerik : Deneme,Makale,Öykü, Sosyal içerik

25 Ocak 2011 Salı

Bu hayatı nasıl yaşamalıyız?

Bilinmeyenin bizde yarattığı o çıldırtıcı merakın peşinden mi koşmalıyız yoksa
Saklı olana duyduğumuz korkuyla gerimi durmalıyız.
Ne yapmalıyız, bu hayatı nasıl yaşamalıyız?

22 Kasım 2010 Pazartesi

Dünyamız bugün krizlerle dolu yoğun bir dönüşüm sürecinden geçmekte...

Siz de biliyorsunuz ki, dünyamız bugün krizlerle dolu yoğun bir dönüşüm sürecinden geçmekte...
Ve bu dönüşümün olumlu olması için pozitif enerjiye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Ayrılık ve ikilik ile koşullandırılmış bilinçten arınmanın tam zamanı. Yani -gemisini kurtaran kaptan - değil artık. Biz aynı gemideyiz... Kendimizi kapattığımız kamaralarımızdan şöyle başımızı dışarı çıkarır bakarsak eğer, kendimizi kurtarmanın yolunun herkesi kurtarmaktan geçtiğini görürüz.

Yazık ki, günümüzde yaşama dair doğru bir anlayışa gereksinim olduğunu hisseden pek az kişi var.
Hepimiz evrene saçılmış sayısız tanecikleriz... İstersek el ele uçmamız mümkün.


 Hem kendim için, aynı zaman da tüm insanlar için ve sevgili dünyamız için yaptıklarım yetersiz, ben çok daha fazlasını yapabilirim diyorsanız, buna hükümet politikaları karşı olsa bile gerçekleşir. Hepimiz el eleysek, her şey mümkün!..




Oraya buraya saçılsak da, bazen birbirimizi farketmemiş olsak da birbirimizin hayatını sürekli etkilediğimizi ve bir olduğumuzu biliyorum.

Her gün yepyeni ışıklarıyla, yepyeni fırsatlarıyla doğuyor...
Yaşamda ki olumsuzluklardan sürekli yakınarak enerjimizi boşa harcamak tan sa terslikleri düzeltmeye başlıyabiliriz.

Bu değişim ve acı döneminde herşeyi biliyorsak, yapmamız gereken çok şeyde olduğunun farkındalığıyla...

Seda PEKGÖZ

4 Kasım 2010 Perşembe

Acılarımızı olgunlukla karşılayıp, sevinçlerimize özen göstermeliyiz

Her insanın hayatında bir sürü sorunun peşpeşe geldiği, içinden çıkılmaz, çözümü bulunmaz durumlar olmuştur.
Böyle zamanlarda bir kendine yetememezlik , giderilemeyen iç sıkıntıları iç içe geçer ve gitgide büyüyen halkalar halinde ilerler hep!..

Sonra birden dışardan atılan küçük bir taş tüm halkaları dağıtır. Bu kez de yepyeni çözümler getiren halkalar dizinine girilir ansızın. Üstelik bu öyle beklenmedik anda olur ki, sanki tüm o olumsuzlukları başkası yaşamış gibi birden bire o durumdan çıkarsın.
Yaşamımızda herşeyin tamamlanması gereken bir süreç olduğunun, ''elbette geçeceğinin'' farkına varmışsak eğer acılarımızı olgunlukla karşılar, sevinçlerimize özen gösteririz.

Sabırla yaşamı örmek

Bu kokuşmuş toplum yapısına uymak yerine; yaşam biçimimizle, yaptıklarımızla dışımızdaki bir çok insanın yaşamına katkıda bulunabiliriz. Diğer yaşamlara etki etmenin yarattığı sonuçları onlara yaşatıp, aynı biçimde yapıcı, doyumlu yaşamaya özendirebiliriz..

31 Ekim 2010 Pazar

''Aile'' Nasıl bir şey?

Ah, Bu soru... Yanıtını bulamadığım bir karmaşa .. Bu denli önemsendiğine göre önemli bir şey olmalı (?)..

Ya insan, aileye egemen oluyor ya aile insana... Bir bakıyorsun, ortada ne insan var ne aile..

İnsan aileyi, aile insanı yok ediyor. Bu tanıklıkla kafamdaki karmaşa çözülüyor...

22 Eylül 2010 Çarşamba

Düşüm / Gece oldu diye hayat bitmiyor, tersine başlıyor...

 ---------------------------------------------------------Seda PEKGÖZ

Düşüm

Hayatım!.. Küçük fark edişlerin büyüsüne kapılmış, biraz da bu yüzden iç dünyasına kilitlenmiş bir çocukluk...
Birbirlerine 'o biraz tuhaftır' dediklerinde ne anlama geldiğini algılayamıyordum
önceleri... Onlara benzemeyene tuhaf diyor olmalıydılar (?)
Onlar gibi yemek yiyor, uyuyor uyanıyordum, aynaya baktığımda normal bir insan
görüyordum. Demek ki, tuhaflığım dış görünüşümle ilgili değildi... İç organlarımızda aynı olmalıydı. Onlara benzemeyen tarafımı bulamıyordum.
Anneme sorsam şöyle diyecekti;
'Nereden buluyorsun bu tuhaf soruları bilmem ki (?)’
Yanıtsız iki sorumuz daha olacaktı... Babamla, gece sohbetleri her zamanki gibi yataklarında da devam edecekti... Duvarların bir sıra tuğla ile örüldüğü hesaba katılmıyordu. Bizi ayıran çite ise her gece bir sıra dikenli tel daha ekleniyordu…

Gece oldu diye hayat bitmiyor, tersine başlıyor...

Gün boyunca tüm şifreleri bozulan hayatın kendini onarma çabası, içime derin bir hüzün çöktürse de yaşamaya doyamıyorum hiç bir anını...
Pencereyi açıyorum; derin suların yüzeyinden gökyüzünü izliyorum… Mutluluk kaynağım yıldızlar bana yetiyor. Uzak yıldızlarla ilgili düşlerim gecelerimi,
derin mavi su gündüzlerimi süslüyor.








Gökyüzünün en uzak noktasından gözlerimi ayırmıyor, bir yıldız kaymadan yatağıma girmiyordum. Bu dünyaya yanlışlıkla bırakıldığımı ve oralarda olan bir şeyin gelip beni
alacağını düşlediğim çok oldu.

Her kayan yıldız bana ondan gelen bir işaretti;
‘bekle, biraz daha bekle’ bekledim… bu bekleyiş onun olmama olasılığından kötü değildi.
Bazen hiçbir işaret, hiçbir hareket bulamıyordum… Güneşin sessizce saklandığı yerden çıkışını izliyordum.. Yine uyanacaklarını, yine her şeyi mahvetmek için koşuşturup duracaklarını aklıma bile getirmek istemiyordum.
Denizin gökyüzüyle birleştiği noktayı, ufku böyle dakikalarda fark etmiştim.
Ben de denizde yaşasaydım eğer düşümle aynı noktada buluşabilirdim.


Gerçeği açıklıyor ya da arıyor değilim. Ben sadece sessiz bir iç dökmeyle sarsılan bedenimin içindeki gezgin ruhun sesini dinliyorum

@Mi_DeliMiDeli

@Mi_DeliMiDeli
DeliMiDeli @Mi_DeliMiDeli