Ağaca, kuşa, yıldızlara o köşedeki dilenciye aitiz



Translate

Sayfalar

öykü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
öykü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mayıs 2020 Cuma

Öfke, yok eder..



Ağaçların yaprakları
O güzel rengini alabilsin diye
Yağmurlar var gücüyle yağar...

Oysa, rüzgarın tek bir öfke anında
Hepsi uçup gider..



Seda Pekgöz


Özgün İçerik : Deneme,Makale,Öykü, Sosyal içerik

26 Mayıs 2016 Perşembe

Hayatını düşündü, elleri ceplerinde aranırken..


Düşünmekten şişmiş içi boş beyninde, kısa yollu bir hesap yapmaya çalıştı. Beceremedi. Beyni; cebindeki sıcaktan yanmış, metal paraya odaklanmıştı. Hesaplamaktan vazgeçti.


Özgün İçerik : Deneme,Makale,Öykü, Sosyal içerik

19 Aralık 2015 Cumartesi

Yaşamak..


Özgün İçerik : Deneme,Makale,Öykü, Sosyal içerik

Sıcacık olmalı her ev..





Özgün İçerik : Deneme,Makale,Öykü, Sosyal içerik

24 Kasım 2015 Salı

Kış içime çöker, donarım..




Özgün İçerik : Deneme,Makale,Öykü, Sosyal içerik

20 Nisan 2012 Cuma

Boşlukta uçan kuş gibi..

 Boşlukta gibiyim.. Nereye konacağımı bilmiyorum.. Bu iyi mi, kötü bir şey mi onu bile ayıramıyorum(?).. Bakalım bu anlar nelere gebe..

Özgün İçerik : Deneme,Makale,Öykü, Sosyal içerik

22 Eylül 2010 Çarşamba

Düşüm / Gece oldu diye hayat bitmiyor, tersine başlıyor...

 ---------------------------------------------------------Seda PEKGÖZ

Düşüm

Hayatım!.. Küçük fark edişlerin büyüsüne kapılmış, biraz da bu yüzden iç dünyasına kilitlenmiş bir çocukluk...
Birbirlerine 'o biraz tuhaftır' dediklerinde ne anlama geldiğini algılayamıyordum
önceleri... Onlara benzemeyene tuhaf diyor olmalıydılar (?)
Onlar gibi yemek yiyor, uyuyor uyanıyordum, aynaya baktığımda normal bir insan
görüyordum. Demek ki, tuhaflığım dış görünüşümle ilgili değildi... İç organlarımızda aynı olmalıydı. Onlara benzemeyen tarafımı bulamıyordum.
Anneme sorsam şöyle diyecekti;
'Nereden buluyorsun bu tuhaf soruları bilmem ki (?)’
Yanıtsız iki sorumuz daha olacaktı... Babamla, gece sohbetleri her zamanki gibi yataklarında da devam edecekti... Duvarların bir sıra tuğla ile örüldüğü hesaba katılmıyordu. Bizi ayıran çite ise her gece bir sıra dikenli tel daha ekleniyordu…

Gece oldu diye hayat bitmiyor, tersine başlıyor...

Gün boyunca tüm şifreleri bozulan hayatın kendini onarma çabası, içime derin bir hüzün çöktürse de yaşamaya doyamıyorum hiç bir anını...
Pencereyi açıyorum; derin suların yüzeyinden gökyüzünü izliyorum… Mutluluk kaynağım yıldızlar bana yetiyor. Uzak yıldızlarla ilgili düşlerim gecelerimi,
derin mavi su gündüzlerimi süslüyor.








Gökyüzünün en uzak noktasından gözlerimi ayırmıyor, bir yıldız kaymadan yatağıma girmiyordum. Bu dünyaya yanlışlıkla bırakıldığımı ve oralarda olan bir şeyin gelip beni
alacağını düşlediğim çok oldu.

Her kayan yıldız bana ondan gelen bir işaretti;
‘bekle, biraz daha bekle’ bekledim… bu bekleyiş onun olmama olasılığından kötü değildi.
Bazen hiçbir işaret, hiçbir hareket bulamıyordum… Güneşin sessizce saklandığı yerden çıkışını izliyordum.. Yine uyanacaklarını, yine her şeyi mahvetmek için koşuşturup duracaklarını aklıma bile getirmek istemiyordum.
Denizin gökyüzüyle birleştiği noktayı, ufku böyle dakikalarda fark etmiştim.
Ben de denizde yaşasaydım eğer düşümle aynı noktada buluşabilirdim.


Gerçeği açıklıyor ya da arıyor değilim. Ben sadece sessiz bir iç dökmeyle sarsılan bedenimin içindeki gezgin ruhun sesini dinliyorum

@Mi_DeliMiDeli

@Mi_DeliMiDeli
DeliMiDeli @Mi_DeliMiDeli