Bir şey var, içimde dönüp duruyor, ifade etmekte zorlanıyorum ama susmak da istemiyorum. Yıllardır bir oluşumun içinde olan biri düşünün. Siyasi bir oluşum bu; zaman zaman çok yanlış işler yapmış, hatta suç sayılacak söylemleri olmuş.. Bu kişi, o yıllarda bu oluşumu hararetle savunmuş. Eleştirenlere "cahil" demiş, yapılanları görmezden gelmiş ya da belki de işine öyle gelmiş. Ama şimdi, kendisine ilk haksızlık yapıldığında, dönmüş ve yıllardır başkalarının söylediklerini, o eleştirileri, aynen kendi ağzıyla bu oluşuma yöneltmeye başlamış. İsyanı haklı mı? Evet, sonuna kadar haklı. Ama bu bana hoş görünmüyor.
Neden derseniz, mesele sadece bugün söyledikleri değil. Haklılık, zamanlama ve tutarlılıkla değer kazanıyor benim gözümde. Yıllarca o yanlışların içinde olup, onları savunan biri, şimdi canı yanınca doğruyu söylüyorsa, bu doğruyu söylemesi değil, önceki sessizliği ya da savunuculuğu sorgulanmalı. Ben burada bir samimiyetsizlik görüyorum, hatta zor söylüyorum ama gizli bir ahlaksızlık bile diyesim geliyor. Çünkü bu kişi birdenbire uyanmış biri değil. Yeni bir farkındalıkla doğruyu görmüş değil; sadece kendi çıkarı zedelendiği yine kendisi haksızlığa uğradığı için isyan ediyor. Bu, bana inandırıcı gelmiyor.
Bugün haksızlığa uğradı, doğru şeyler söyledi. Eskiden onu eleştirenler şimdi onu yere göğe sığdıramıyor. Ama benim için o kadar da değil. Evet, haklı ama bu haklılık, geçmişteki çelişkilerini silip atmıyor.
İnsanlar çabuk unutuyor, her şey o kadar hızlı ki. Gündem günde birkaç kez değişiyor, bir gün yerin dibine batırılan ertesi gün göklere çıkarılıyor. Bu anlık bakış, bu günlük yaşayış bana göre değil. Ben olaylara uzaktan bakmayı, geçmişiyle bugünü bir arada tartmayı seviyorum. Birini yüceltmek için sadece bugünkü sözlerine bakmak yetmez; neyi ne zaman savunduğuna, niye sustuğuna da bakmalı.
Bu hızda, ne samimiyeti tartmaya vakit kalıyor ne de çifte standardı görmeye. Eskiden eleştirenlerin şimdi alkışlaması, sanki kendi prensiplerini de esnetiyor gibi. Bu da beni rahatsız ediyor.
Haklılık yetmez diyorum ya, işte tam da bu yüzden. Tutarlılık olmadıkça, birinin doğruyu söylemesi bile anlamını yitiriyor. Belki de bu yüzden katılamıyorum, uzaktan şaşıp bakıyorum sadece.
Çünkü benim için mesele, sadece bugünkü isyan değil, dün neyi savunduğun ve niye sustuğun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder