Daha önce deneyimlemediğim, hiç tanıklık etmediğim bir süreç.. Zorlu ama yenileyeci bir başlangıç..
27 Kasım 2010 Cumartesi
Ayrıcalıklı, çok özel bir süreç..
25 Kasım 2010 Perşembe
Özgür Olmak
Eğer üşürken yanıbaşındaki hırkayı reddedip , üşümeyi sürdürebiliyorsan insansın ve özgürlüğü haketmişsin demektir.
Özgür olmak istiyorsan, ağır bedellerine hazır ol! S.Pekgöz21 Kasım 2010 Pazar
Dünyamız bugün krizlerle dolu yoğun bir dönüşüm sürecinden geçmekte...
Siz de biliyorsunuz ki, dünyamız bugün krizlerle dolu yoğun bir dönüşüm sürecinden geçmekte...
Ve bu dönüşümün olumlu olması için pozitif enerjiye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Ayrılık ve ikilik ile koşullandırılmış bilinçten arınmanın tam zamanı. Yani -gemisini kurtaran kaptan - değil artık. Biz aynı gemideyiz... Kendimizi kapattığımız kamaralarımızdan şöyle başımızı dışarı çıkarır bakarsak eğer, kendimizi kurtarmanın yolunun herkesi kurtarmaktan geçtiğini görürüz.
Yazık ki, günümüzde yaşama dair doğru bir anlayışa gereksinim olduğunu hisseden pek az kişi var.
Hepimiz evrene saçılmış sayısız tanecikleriz... İstersek el ele uçmamız mümkün.
Hem kendim için, aynı zaman da tüm insanlar için ve sevgili dünyamız için yaptıklarım yetersiz, ben çok daha fazlasını yapabilirim diyorsanız, buna hükümet politikaları karşı olsa bile gerçekleşir. Hepimiz el eleysek, her şey mümkün!..
Oraya buraya saçılsak da, bazen birbirimizi farketmemiş olsak da birbirimizin hayatını sürekli etkilediğimizi ve bir olduğumuzu biliyorum.
Her gün yepyeni ışıklarıyla, yepyeni fırsatlarıyla doğuyor...
Yaşamda ki olumsuzluklardan sürekli yakınarak enerjimizi boşa harcamak tan sa terslikleri düzeltmeye başlıyabiliriz.
Bu değişim ve acı döneminde herşeyi biliyorsak, yapmamız gereken çok şeyde olduğunun farkındalığıyla...
Seda PEKGÖZ
Ve bu dönüşümün olumlu olması için pozitif enerjiye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Ayrılık ve ikilik ile koşullandırılmış bilinçten arınmanın tam zamanı. Yani -gemisini kurtaran kaptan - değil artık. Biz aynı gemideyiz... Kendimizi kapattığımız kamaralarımızdan şöyle başımızı dışarı çıkarır bakarsak eğer, kendimizi kurtarmanın yolunun herkesi kurtarmaktan geçtiğini görürüz.
Yazık ki, günümüzde yaşama dair doğru bir anlayışa gereksinim olduğunu hisseden pek az kişi var.
Hepimiz evrene saçılmış sayısız tanecikleriz... İstersek el ele uçmamız mümkün.
Hem kendim için, aynı zaman da tüm insanlar için ve sevgili dünyamız için yaptıklarım yetersiz, ben çok daha fazlasını yapabilirim diyorsanız, buna hükümet politikaları karşı olsa bile gerçekleşir. Hepimiz el eleysek, her şey mümkün!..
Oraya buraya saçılsak da, bazen birbirimizi farketmemiş olsak da birbirimizin hayatını sürekli etkilediğimizi ve bir olduğumuzu biliyorum.
Her gün yepyeni ışıklarıyla, yepyeni fırsatlarıyla doğuyor...
Yaşamda ki olumsuzluklardan sürekli yakınarak enerjimizi boşa harcamak tan sa terslikleri düzeltmeye başlıyabiliriz.
Bu değişim ve acı döneminde herşeyi biliyorsak, yapmamız gereken çok şeyde olduğunun farkındalığıyla...
Seda PEKGÖZ
11 Kasım 2010 Perşembe
Tanrıyı Yanlış Anladık!..
Bunca arazla çevrelenmişken kendimizi nasıl duyumsarız? 'İnsan' olduğumuzdan, insan doğallığıyla yaşadığımızdan söz edilebilirir mi?
Yaşamlarını sürdürebilmek için analarına, babalarına,soylarına, ırklarına,toplumsal statülerine göbek bağıyla bağlı kalmak zorunda hissedenler yaşamı nasıl algılar?
Yaşamlarını sürdürebilmek için analarına, babalarına,soylarına, ırklarına,toplumsal statülerine göbek bağıyla bağlı kalmak zorunda hissedenler yaşamı nasıl algılar?
9 Kasım 2010 Salı
Kendiniz için ördüğünüz kafesler beni hiç ilgilendirmez!.
Kendiniz için ördüğünüz kafesler beni hiç ilgilendirmez!.. Ben gerçeğe kanat açtım özgürce!.. Endişem, sizleri görmemezlikten gelerek ne kadar uçabilirim(?).. Her yandasınız, her yerdesiniz. İster istemez çarpıyorum birinize.
Bazen, dokunmadan geçmek istemiyorum.. Küçük bir taş atıyorum, içinizde dalgalar oluşsun diye..
El ele tutuşup uçmamız mümkünken, hala uyuşuk uyuşuk ne beklersiniz kafeste ? Bu inadınızda anlayamadığım bir mutluluğunuz olmalı!..
El ele tutuşup uçmamız mümkünken, hala uyuşuk uyuşuk ne beklersiniz kafeste ? Bu inadınızda anlayamadığım bir mutluluğunuz olmalı!..
tamam. Yapılacak bir şey yok!.. benimde zamanım yok:( .. Gidiyorum, burnumu ona buna, başımı belaya sokmaya.. Haksızlıklar karşısında yine yaralanmaya ..Durup, düşünmeye !.. Keşfedilmemişi keşfetmeye...
Sesim sizlerden zıt yönlere... Dalıp, çıkarım özgürlüğe..
4 Kasım 2010 Perşembe
Acılarımızı olgunlukla karşılayıp, sevinçlerimize özen göstermeliyiz
Her insanın hayatında bir sürü sorunun peşpeşe geldiği, içinden çıkılmaz, çözümü bulunmaz durumlar olmuştur.
Böyle zamanlarda bir kendine yetememezlik , giderilemeyen iç sıkıntıları iç içe geçer ve gitgide büyüyen halkalar halinde ilerler hep!..
Sonra birden dışardan atılan küçük bir taş tüm halkaları dağıtır. Bu kez de yepyeni çözümler getiren halkalar dizinine girilir ansızın. Üstelik bu öyle beklenmedik anda olur ki, sanki tüm o olumsuzlukları başkası yaşamış gibi birden bire o durumdan çıkarsın.
Yaşamımızda herşeyin tamamlanması gereken bir süreç olduğunun, ''elbette geçeceğinin'' farkına varmışsak eğer acılarımızı olgunlukla karşılar, sevinçlerimize özen gösteririz.
Sabırla yaşamı örmek
Bu kokuşmuş toplum yapısına uymak yerine; yaşam biçimimizle, yaptıklarımızla dışımızdaki bir çok insanın yaşamına katkıda bulunabiliriz. Diğer yaşamlara etki etmenin yarattığı sonuçları onlara yaşatıp, aynı biçimde yapıcı, doyumlu yaşamaya özendirebiliriz..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)