Ağaca, kuşa, yıldızlara o köşedeki dilenciye aitiz



Translate

Sayfalar

İzleyiciler

25 Ekim 2025 Cumartesi

Düşüncenin Serüveni: Yazının İzinde Aşkla Kaleme

Yazıya dökmek, düşünceleri bir kalemin ucunda sabitlemek, belki de insanın kendi zihninde yankılanan fısıltıları görünür kılma çabasıdır. Kendi kendine konuşmak da bir yol, değil mi? Elbette olurdu. Ama toplum, kendiyle konuşanı “deli”, yazıya döküvereni “akıllı” sayar. Oysa yazan da, deli de, aynı havayla dans eder; biri kalemle, diğeri hayalle. İkisi de, özünde, dünyanın yeniden görülme ve düşlenme arzusunun peşindedir. Peki, insan neden beylik sözleri tekrar eder durur? Belki kendini ikna etmek için, belki bir başkasını inandırmak uğruna. Ama asıl mesele, yüreğinde o kıvılcımı bulup bulmadığıdır. Yoksa yazmak da, konuşmak da, sadece bir gölge oyunu mu?


Yazının büyüsü, düşünceleri bir patikaya dizmesindedir. Tıpkı Hansel ve Gretel’in ormanda bıraktığı ekmek kırıntıları gibi, yazdıklarımız bize geçtiğimiz yolları hatırlatır. Aynı yere dönme riski belirdiğinde, bilinmeze sapma cesareti buluruz. Çünkü bilinmeze adım atmak, çocuksu bir merak, keşif ateşi ve bolca yürek ister. Edgar Morin’in dediği gibi, “Riske girmeyen

17 Ekim 2025 Cuma

Dünyada yürüyerek dolaşırız..


Dünyada iyilikle kötülüğün, bencille fedakârlığın ebedi fırtınası eser – ama ben ruhları gökyüzünün katmanlarında görürüm. Düşün, sevgili yolcu: Hepimiz tozlu yollarda yürürüz, ayaklarımız yerçekiminin zincirine vurulmuş. Çoğu kanatsız gölge, dipsiz bataklıklarda sürünür; başlarını kaldırmaya cesaretleri yok, gökyüzü bir masal kadar uzak. Onlar ki, senin

@Mi_DeliMiDeli

@Mi_DeliMiDeli

@Mi_DeliMiDeli
DeliMiDeli @Mi_DeliMiDeli