Her insanın bilinçli ve sorumluluk sahibi olduğu, herkesin umut taşıdığı bir dünya hayal ediyorum… Heyecanlanmamak elde değil…
Duyduğum heyecanı yeterince uzatamıyorum. Felçli birinin topuğuna batırılan iğneyi hissedebileceği an a eş, ayaklarımın altında ki yeri farketmem uzun sürmüyor.
Yaşamın çığlık çığlığa bağıran sesini duyuyorum… Binlerce yıldır bize hayat veren toprak, hava su, hayvanlar bitkiler şimdi bizden yardım bekler duruma geldi.
Ve yine mesajı insan için; -yaşamak için yaşat-.
İnsanoğlu var olduğu günden bu yana hem çevresindeki olaylardan etkilenmiş, hemde çevresini etkilemiştir. Yaşam bir sistemler bütünüdür. Bu sistemin dengeli çalışması gerekmektedir. Yaşam da varolan tüm canlıların etkileşimi sonucu oluşan hiçbir durum gözle izlenemez. Uzun ilişki halkalarıyla birbirine bağlanan bir dizi etkiler uzun sürede oluşur. Ve ancak sonuçlarının bize vereceği mutluluk ya da mutsuzluklarla karşılaştığımız da farkına varabiliriz.
Bu bütünselliği hiçe sayıp sadece kendi isteklerimizi gerçekleştirmek için yaşamamız, ancak bilim kurgu filmlerinde rastlanabileceğini sandığımız felaket senaryolarının tek tek gerçekleşebileceğini bize göstermektedir.
Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğumuz kadar, koruma ve yaşatma ya da sorumluyuz. Her birimizin attığı her adım birleştiğinde büyük sonuçlar doğurabiliyor. Dünya üzerindeki canlı yaşamı, kaynakların yanlış kullanımı nedeniylee zarara uğramış durum da. Yaşamın desteğe ihtiyacı var. Gerçek yaşamın bizim soktuğumuz bu rezil kılıkla hiç ilgisi yok. Ve olağan üstülüğüyle hala direniyor.
İnsanı ve yaşamı tehdit etmekten öte yok olmaya götüren nedenlerin dinamiğini anlamak ve sorunları acele çözmek gerekiyor. Eğer bir şey gerçekten önemliyse, yapılması gerekiyorsa hükümetlerin politikaları, toplumun buyrukları buna karşı olsa da gerçekleşir.
Bu dünya bizim dünyamızdır. Ama bunu hissetmek zorlamayla sağlanamaz. Bu duygu;
Dünyamızı ve için de var olan herşeyi sevdiğimiz için içimiz den kaynamalıdır.
Bu da, yaşamın her anın da ekolojik bütünün parçası olduğumuzu unutmamak ve buna göre davranmakla sağlanabilir.
İster doğu da olalım ister batıda, farklı renklerde farklı yollar izleyerek yürüsek de;
Düşümüz aynı.
Tüm öğretiler, tüm uyanmış olanlar farklı dillerde ama aynı şarkıyı söylemek tedir.
Evrenin kesin kurallarıyla uyum için de yaşamayı öğrenerek özgür ve sağlıklı bir yaşam sürdürmemiz mümkün. Yaşam da ki sıkıntıları, tekrar eden senaryoları değiştirmek yanlızca bizim elimizde. Yeter ki bilincimizin sınırlarını genişletmenin yollarını öğrenelim ve farkındalık la yaşamaya başlıyalım.
İnsanlık ölümüne hızla yol alıyor… Saat yok oluşumuza zırnık var ve seyretme lüksüne sahip değiliz. Yapay seralarla oksijen fanusları altında karanlık bir dünya kalacak geriye.
Hedefi görmek için gözlerimizi zorlaya zorlaya, ayaklarımız altındaki yeri unutup gitmişiz.
Penceremizi açıp güneş ışıklarının içeri süzülmesine izin verebiliriz. Ki, o ışık içeri girmek için sabırsızlanıyor.
Yarınlar için., Şimdi!..
S.Pekgöz
Özgün İçerik : Deneme,Makale,Öykü, Sosyal içerik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder